Guguk Kuşu Filminin Konusu Nedir

Guguk Kuşu Filminin Konusu Nedir

Filmin Gösterimi

Orijinal adı “One Flew Over the Cuckoo's Nest” olan Türkçe ismiyle "Guguk Kuşu" adlı Milos Forman'ın yönettiği 1975 ABD yapımı film bir kitaptan uyarlanmıştır. 1962'de Ken Kesey'in yazdığı aynı adlı kitap bu filmin oluşmasındaki kaynaktır. Film, Jack Nicholson’un mimiklerine ve jestlerine müthiş hakim oluşuyla dillere destan olan oyunculuğu ile tüm zamanların en iyi filmleri listesinde yerini almıştır.1993 yılında ABD Ulusal Film Arşivinde muhafaza edilmesine karar verilen film, 1976 yılında 9 dalda Oscar’a aday gösterilmiş; en iyi erkek oyuncu dalında Jack Nicholson'a ödül getirmiştir. En iyi kadın oyuncu, en iyi yönetmen, en iyi film ve en iyi uyarlama dallarında da ödül almaya hak kazanmıştır. Film, İsveç’te tam 12 sene sinemalarda gösterilerek bu alanda rekoru elinde bulundurmaktadır. Filmin konusu. Filmi konusu; özgürlük ve bir yere kapatma fikri arasındaki çatışma doğrultusunda toplumdan izole edilmiş, ötekileştirilmiş ve deli yaftası yapıştırılmış delilerin bulunduğu deliler hastanesinde gösterilir. Deli olduğu kesinleşmiş hastaların yanına özgürlüğüne düşkün McMurphy’in gelmesiyle hem kavramlar hem de bir yere kapatma zihniyeti tekrar düşünülür. Islah evinden kaçma planı olarak önce deliler hastanesine yatırılması için deli rolüne bürünen McMurphy, gözetim altında tutularak gerçekten deli olup olmadığı incelenecektir. Asıl planı kaçmak olan McMurphy, kimliklerini kaybetmiş olan hastalara yaşadıklarını fark ettirince işler değişir. 

Sergilendiği Alanlar

Jack Nicholson’un muazzam oyunculuğu kendisine hayran bırakabilir, hemşirenin buz gibi soğukluğu ve kavramlar üzerine yeniden düşünmek taraf olunması gerekiyorsa hastaların yanında taraf olmayı gerektirebilir. Yönetmenin ve yazarın bu eleştirel bakış açısını uyandırma niyetiyle eseri var ettiği de görülür. Ancak, zarar verme potansiyeli olan ve toplum için tehdit unsuru olan kişilerin bir yere kapatılmaması gerektiği düşünülüyorsa alternatif bir çözüm olarak ne öne sürülüyor bunu beklemek gerekir. Bu yalnızca filmin temasına karşı oluşturulabilecek bir antitezdir. Sonuçta, McMurphy bir suçlu ve hastanede yatanlar hastadır. Ancak, bir yere kapatma anlayışının, özgürlüğünü elinden alan zihniyetin eleştirilmesinin gerekliliği de aşikardır. Terapilerde başına buyruk davranışlarıyla dikkatleri üzerine çeken McMurphy gibi topluma ayak uyduramamış, topluma yabancı olan ve anormal olarak damgalanan birçok insan vardır. Daha doğrusu gerçekten normal olmaması onun ötekileştirilmesi anlamına gelmemelidir. Topluma içerisinde anormal olarak adlandırılan, başkaldırdığı için anormal olan bir insanı “bir yere kapatarak” (hapishane, tımarhane) dışlamak elbette eleştirilmesi gereken bir konudur. Bir yere kapatma zihniyeti, söz konusu şahıstan kurtulma isteği olarak anlaşılmamalıdır. Aksine kişinin anormal davranışlarıyla beraber toplumda var olabilmesinin önü açılmalıdır. Bu noktada elbette hiç kimsenin başka birinin özgürlüğüne müdahale edecek ya da başkası için tehdit oluşturabilecek durumda olmaması gerekir. Filmin dramatik yapısını güçlendiren yönlerden biri de budur. Filmde görünen, özgürlüğüne düşkün, zaaflarıyla, zayıflıklarıyla, çocukluklarıyla insan olan hastaların, otoriteye başkaldıran hastaların damgalandığı bir dünyada yaşandığıdır. Bu noktada, insanı robotlaştıran sistemin eleştirisi de yapılmalıdır. Zaten, delilik bunun karşısında durarak olmaktadır. 

Gerek eğlence anlayışıyla, gerek diyaloglarıyla, gerek hüzünleriyle kendine özgü tavır ve davranışlarla

kafalarına göre yaşayan bu hastalar sıradan insanlardan farklıdır ancak mekanikleşmiş değillerdir. Bu

noktada, deliliğin üzerinde sistemin etkisi tartışılmalıdır. Büyük şefin geliştirdiği suskunluk, görmezlik de

savunma mekanizmasının bir ürünüdür.

Otoriteye karşı uslu duran koca toplum kimliğini kaybettikçe, robotlaştıkça hatta yer yer saçmalamak

yerine düzene göre en mükemmel davranışı bulmaya çalıştıkça tımarhanedekiler mi deli yoksa koca bir

toplum mu sorusu akıllarda olacaktır.

Çok kez tiyatrolarda sahnelendi.

Kenter Oyuncuları, Çolpan İlhan Sadri Alışık Tiyatrosu, Kocaeli Şehir Tiyatrosu, İzmir Devlet Tiyatrosu

gibi birçok kurum tarafından oyunlaştırılmış ve sahnelenmiştir.